fbpx

6 Şubat 2023 sabah 4.17’de, merkez üssü Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi olan ve richter ölçeğine göre 7,7 büyüklüğünde olduğu bildirilen deprem, Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Diyarbakır gibi komşu illerden de şiddetli bir şekilde hissedilmişti. Aynı gün öğlen saat 13.24’te Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesinde 7.5 büyüklüğünde bir başka ilksel deprem meydana gelmişti. Ulusal ve uluslararası yardıma ihtiyaç duyulduğuna dair bir aciliyet durumu bildiren 4. seviye alarm verildi. Arama kurtarma çalışmaları sonucunda birçok vatandaşın cansız bedenine ulaşılırken, bölgeye sevk edilen sağlık ekipleri yaralıları enkaz altından kurtardı.

Deprem gibi yıkım gücü oldukça yüksek olan doğal afetler ile alakalı sosyal medyada anonim kalarak dezenformasyon yaratan birçok gönderiye denk geliyoruz. Sözümona ‘kahin’ olduğunu iddia eden ve herhangi bir pozitif bilime dayanmaksızın geleceğe dair birtakım senaryolar üreten bu kişiler paylaşımlarıyla ne yazık ki epey etkileşim alıyor ve yanlış bilgiyi yaymaya devam ediyor.

Depremler tahmin edilebilir afetler mi?

Bilimin gelişimi sayesinde bazı teknolojik aygıtlar kullanarak, hava durumu ya da iklim değişimleri gibi olguları tam anlamıyla olmasa da büyük oranda doğruya yakın saptayabiliyoruz. Peki yaşandığı bölgede felaket yaratan büyük depremleri önceden tahmin edebilmek mümkün mü? Her ne kadar ‘sözde bilimciler’ bu soruya “kesinlikle tahmin edilebilir” gibi peşin hüküm bir cevap verse de, gerçek bilim insanları bunun günümüz bilimsel koşulları dahilinde mümkün olamayacağı konusunda hemfikirler.

Depremler yerin kilometrelerce altında gerçekleşen ve belli bir jeolojik zamanda meydana gelen tektonik hareketlerdir. Dolayısıyla, herhangi bir fay hattı üzerinde yaşanan bir depremin ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmek şu anda mümkün değil. Günümüzde, yerküredeki sismik açıklıkların, ileride nerelerde depreme neden olabileceğine dair bazı tahminler yapabiliyoruz. Bir başka deyişle, uzmanların artık kaçınılmaz olarak gördüğü beklenen büyük İstanbul depremi için, fay hatlarının sıkışması, stres altında kalması gibi bazı jeolojik hesaplamalara göre depremin hangi yıllar arasında gerçekleşebileceğine dair bazı tahminleri bulunuyor. Ancak uzmanlar yine de bu tahmin hesaplamalarının kesinlik taşımadığını altını çizerek belirtiyorlar.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na (USGS) göre de gelecekte ne zaman deprem olacağını tahmin etmek mümkün değil. Ancak günümüzde halen geliştirilen erken uyarı sistemi ile deprem olur olmaz depremi ölçümlemek ve henüz yıkıcı etkisi hissedilmeden insanları güvenli bir alana tahliye edebilmek için uyarılar gönderebilir. Araştırmacılar, şuan birçok ülkede denemesi yapılan bu yöntemin, ileride deprem kaynaklı can kaybının büyük ölçüde azalacağına inanıyorlar.

Medyanın “Gökbilimci” olarak pazarladığı Frank Hoogerbeets kimdir?

Depremin ardından sosyal medyada tuhaf bir yayılıma denk gelmiştik. Bazı kullanıcılar, Frank Hoogerbeets isimli kişi, deprem olmadan birkaç gün öncesinde, er ya da geç Türkiye’nin güney merkezi, Ürdün ve Suriye’yi içine alan bir bölgede 7,5 büyük büyüklüğünde bir deprem olacağına dair bir Tweet attı.

Ancak bu halihazırda bilinen bir gerçekti. Güneydoğu bölgesindeki olası deprem, uzmanlar tarafından da sık sık dile getiriliyordu. Çünkü bölgenin jeolojik yapısı ve bilimsel araştırmalar bu depremin gerçekleşeceğine dair ciddi ipuçları veriyordu. Nitekim 6 Şubat 2023 tarihinde de ne yazık ki bu deprem gerçekleşti.

Frank Hoogerbeets’in deprem ile alakalı Tweet’i

Deprem olur olmaz sosyal medya kullanıcıları haber almak için Twitter’a akın ettiler. Hasbelkader bu paylaşımın öne çıkmasıyla Tweet 40 milyonun üzerinde görüntülenme ve binlerce etkileşim aldı. Hatta, işbu paylaşımdan birkaç saat önce, Hoogerbeets’in takipçi sayısı 44 binken, Tweet gündem olduktan sonra profilinde güncel olarak 954 bin takipçiye ulaştığını görüyoruz. Bu da bize insanların doğru tutan tahmin veya kehanet gibi bilimdışı konulara ne kadar ilgi duyduğuna dair bir ipucu veriyor.

Gelelim Hoogerbeets’in sözde mucizelerine. Öncelikle konuyu irdelemeye, bu kişinin kişisel özgeçmişinden başlıyoruz. Kendisi, şahsi Twitter hesabında “araştırmacı” olduğunu belirtiyor. Bunun yanında Solar System Geometry Survey (SSGS) isimli bir oluşumun da kendisi ile ilişkili olduğunu görüyoruz. SSGEOS’yi araştırdığımızda, web sitelerinin hakkında bölümünde “Sismik aktivite ve diğer fiziksel etkilere neden olabilecek gök cisimleri arasındaki geometriyi izlemek için bir araştırma enstitüsüdür.” şeklinde ile tanımlıyorlar. Twitter hesaplarında da görüldüğü üzere, dünyada gerçekleşen depremlerin ‘gök cisimlerinin hareketleri’ ile bağdaştıran birtakım bulgular elde ettiklerini öne sürüyorlar.

SSGEOS Web sitesi – Hakkımızda bölümü

Web siteleri görünüş itibarıyla 2000’lerin başındaki internet sitelerine benzeyen bu oluşumun, bilimsel bir üniversite ya da akademik kuruluş ile herhangi bir bağlantısını göremedik. İnternette yaptığımız kısa bir araştırmayla da, bu oluşumu referans olarak gösteren bir bilimsel yazıya ulaşamıyoruz.

Türkiye’deki haber sitelerinde mütemadiyen, Hoogerbeets’in “Gökbilimci” unvanı ile servis edildiğini görüyoruz.

Frank Hoogerbeets’in ismini bir akademik makale arama veri tabanı olan Google Scholar’da araştırdığımızda, bu sözde gökbilimci kişiye dair herhangi bir atıfa rastlamıyoruz. Aynı şekilde üniversiteler bazında tarama yaptığımızda da bir üniversite bünyesinde akademik olarak bir çalışmasına denk gelmiyoruz. Dolayısıyla bilim yaptığını iddia eden fakat tamamıyla merdiven altı bir gökbilimci olan bu kişinin itibar edilmemesi gerekirken; haber sitelerinin ve sosyal medya kullanıcılarının birkaç tık uğruna etkileşim almak maksadıyla bu ismi ve safsatlarını yaydığını görüyoruz.

Gök cisimlerinin pozisyonları ve hareketleri, deprem habercisi mi?

Medyanın “gökbilimci” olarak servis ettiği fakat bilimsellik ile zerre kadar ilgisi olmayan bu kişinin 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem ile alakalı kehanetinin referans noktası “gök cisimlerinin hareketleriydi”.

Bu hipotez elbette Amerika’nın keşfi kadar enteresan değil. Çünkü bu 1800’lerden bu yana yaygın olarak inanılan bir görüş. Dolunayın ya da diğer gezegenlerin hareketlerinin depreme etki etmediği bilimsel bir gerçek ve uzmanlar bu konuda ittifak halinde. Şimdiye kadar modern cihazlarla ölçümlenmiş büyük depremlerde gökyüzü hareketlerinin belli bir hareket ya da pozisyon halinde bulunduğuna dair somut bir kanıt yok. Her ne kadar Dünya’nın, Güneş ve Ay’la kütle çekim yasası gereği bir yörüngesi bulunsa da bu çekim, gezegenimizin üzerindeki levhaları hareket ettirebilecek kadar yüksek değil. USGS bünyesinde araştırma yapan Susan Hough, dünyanın konumunun depremler üzerinde belirleyici etkisi olmadığını belirterek, bu durumun insan algısı ile alakalı olduğunu şu ifadelerle aktarıyor:

***

“Birincisi, insanların bulutlardaki hayvanları görmek gibi rastgele verilerde kalıplar bulmaları. Dolunayda veya yılın en kısa gününde büyük bir deprem meydana geldiğinde, insanlar tesadüfe önem verme eğilimindedir. Bir kalıba uymayan büyük depremler meydana geldiğinde, hemen yanımızdan kayma eğilimindedir. “

***

Sonuç olarak depremi önceden bilmek gibi uç fikirleri şimdilik rafa kaldırmak gerekiyor. Deprem gibi etkileri yıllar sonra bile ancak telafi edilebilen doğal afetler yalnızca gerçek bilim ile tespit edilip, önlemi alınabilir. Daha fazla etkileşim almak için sosyal medyayı bulandırıp doğru bilgiye ulaşmaya engel olan şahısları veya kurumları ciddiye almamak, onları etkileşim ile beslememek gerekiyor. Tabii bu ne kadar mümkün olabilirse.

İlginizi çekebilir:

  • Deprem öncesi, esnası ve sonrası için doğru bilinen yanlışlara değindiğimiz yazımız.
  • Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ile deprem ile alakalı yanlış bilinenler hakkında gerçekleştirdiğimiz röportaj.

Etiketler

  • 2023 Kahramanmaraş Depremi
  • Deprem
  • Frank Hoogerbeets
  • kehanet

Diğer Yazılar