fbpx

2024 birçok ülke için seçim yılı olacak. Bu anlamda seçim güvenliği sağlanması ve dezenformasyonunun önlenebilmesi için sosyal medya platformlarının standartlarını düzenlemeleri önem arz ediyor. Avrupa Birliği Parlamentosu bu konuda Dijital Hizmetler Yasası’nı tartışıyor.


Türkiye yerel seçimleri geride bıraktı. Ancak 2024 yılında dünya genelinde seçim maratonları devam ediyor. Avrupa Birliği Parlementosu Dijital Hizmetler Yasası ile birlikte seçim süreçlerini güvenli bir şekilde yürütmek istiyor.  6-9 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Avrupa parlemento seçimlerinda oy kullanma hakkına sahip 400 milyon seçmen var.  Bu seçimi daha önemli yapan konulardan biri ise İngiltere’nin Brexit ile AB’den ayrılmasının ardından gerçekleşecek olan ilk seçim olması.

Yaklaşan seçimler için Avrupa Birliği seçim güvenliği kılavuz taslağını yayımladı. Kılavuz, 45 milyondan fazla kullanıcısı olan ve çok etkileşim alan çevrimiçi platformlara yönelik uygulamaları içeriyor. Dijital Hizmetler Yasası, sosyal medya platformlarında dezenformasyon yayılımını önlemeyi ve demokrasiyi güçlendirmeyi amaçlıyor. DSA’nın düzenlemelere uymayan, yasal olarak kötü niyetli paylaşım yapan sayfaları engelleme ve hatta dava açma hakları var.

Kapsam dahilinde Facebook, Google Arama, Instagram, LinkedIn, TikTok, YouTube ve X gibi ünlü platformlar var. Çalışmaların hedefi: siyasi olarak yapılan bilgi manipülasyonunu ve demokratik düzeni bozan dezenformasyonu önlemek. Bu doğrultuda, DSA seçim güvenliğini sağlayan bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Çevrimiçi platformların düzenlenmesinde üçüncü taraf doğrulama organizasyonlarına görev düşüyor. Çünkü uygulamalar, siyasi dezenformasyona sahip içerik denetimi konusunda fazla izleyici kitlesine sahip platformları harekete geçiriyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan ifade özgürlüğü ve gizlilik hakları yasaların temeli diyebiliriz.

  • Madde 12: Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere
    maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır.
  • Madde 19: Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Seçim kararlarının hazırlık ve uygulama aşamalarını oldukça önemseyen parlemanto, sosyal medya devlerinin özellikle seçim dönemlerinde insan haklarına saygılı olarak içerik paylaşımını teşvik etmesi gibi konularda yol gösterici olmalarını beklerken, kuruluşları seçim kılavuzlarına uymamaları halinde para cezalarının da önünü açıyor.

Teknoloji Devlerinin İç Süreçleri

Çevrimiçi platformların iç süreçlerinde yeterli kaynaklara sahip dahili ekiplerin kurulması ilk adım. Bağlantılı olarak, Dijital Hizmetler Yasası, teknolojik sosyal medya devlerinden dahili süreçlerini ve standartlarını gözden geçirip güçlendirmesini bekliyor. Ulusal ve bölgesel kapsama odaklanmanın dışında yerel bağlamda kaynak kullanımı teşvik ediliyor. Bu yüzden, seçim dönemlerine yönelik yerel analizler öne çıkıyor. Kurallara göre medya devleri, çalışmalarını iç süreç gelişmelerinden sonra kamuoyuna danışacak. DSA, iç süreçlerini kontrol edebilen platformların siyasi bilgi kirliliğini önlemesini bekliyor. Bu uygulamaların başarılı bir şekilde hayata geçmesi izleyici kitlesine verilen özgürlük aslında. Örneğin, Instagram, Facebook gibi platformlarıyla META şirketi konuyla alakalı çok titiz çalışıyor. META, özellikle seçimlerle alakalı olarak doğrulama organizasyonlarıyla hareket ediyor. META güvenlik ve gizliliğe verdiği önemi, uyguladığı içerik kaldırma politikaları ve şeffaflık ilkesi ile gözler önüne seriyor. Böylelikle kamuoyuna hesap verebilen sosyal medya şirketlerini deneyimleyebileceğiz.

Not: Aktif kullanıcı sayılarına göre sosyal medya platformları sıralaması (milyon olarak) Kaynak: KEPIOS Aylık aktif kullanıcılara ilişkin şirket duyurularının Ocak 2024 analizi. Görsel Flourish ile üretilmiştir.

Kullanıcı Deneyimi

Teknoloji devlerine kullanıcı deneyimi konusunda büyük sorumluluk düşüyor. İkinci konu: her bir seçim dönemine ve yerel bağlama göre uyarlanacak risk azaltma tedbir uygulamaları. Nedir bu risk azaltma tedbirleri? AB seçim kılavuzu, algoritma ve yapay zeka odaklı olarak kullanıcıya içerik kontrolü sağlamayı öneriyor. Çevrimiçi platformlar, kullanıcılara seçim kabiliyeti sağlayan tavsiye sistemlerine odaklanacak. Örnek olarak Google’ın çalışmalarını verebiliriz. Marka yükseltme çalışmaları kullanıcıya seçim yapma özgürlüğü tanıyor. Psikolojik olarak kullanıcı deneyimi araştıran deney çalışmaları marka özelinden çıkıp DSA çerçevesinde incelenmeli. Anket uygulamaları da bu konuda önemli bir atılım.

Kullanıcı görüşüne verilen önemin bir çığ gibi büyüyen yanlış bilgi yayılımını önlemede anahtar rolü var. Çünkü, gördüklerini sorgulayan kullanıcılar sosyal medyayı bilinçli kullanıyor. Böylece, sosyal medyada kullanıcı kontrolü doğacak. Algoritma tavsiye sistemleri ve kullanıcılar arasında oluşan iletişim çok önemli. Bu durum medya okuryazarlığının bir tartışma olmaktan çıkıp gerçekten uygulandığı platformlara yol açacak. Medyadaki izleyici çeşitliliğine ve medyanın kullanım sıklığına bakarsak risk azaltma tedbirleri önemli bir atılım. Tavsiye sistemleri seçimleri hedef alan dezenformasyonun derecesini düşürmeye yönelik tedbirlere sahip olmalıdır. Kılavuz uygulamalarının beklenen sonuçları: para kazanma, dezenformasyon ve viral olma gibi tehdit unsuru içeren davranışların önlenmesi. Ek olarak, seçim süreçlerinde resmi bilgilerin teşviki ve objektif siyasi reklamlar oluşturulması.

Üretken Yapay Zeka

DSA’ya göre, çevrimiçi platformlar üretken YZ ile bağlantılı özel hafifletme önlemlerine sahip olmalıdır. Hafifletme yöntemleri zararlı içerikleri önleme amacı taşıyor. 2024 Küresel Risk Raporu‘na göre yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgi ve dezenformasyon ikinci en büyük küresel risk. Platformlar ve arama motorları, seçime yönelik deepfakeleri etiketleme mekanizmalarını geliştirmelidir. Medya devleri konuyla alakalı hüküm ve koşulları hazırlamalıdır. Böylelikle AB, seçim dönemleri süreçlerinde YZ riskleri konusunda platformları uyarıp teknik fizibiliteyi sağlamak istiyor. Doğrula olarak, YZ konusunda seçim süreçlerini etkileme potansiyeli olan deepfake ile alakalı analizler üzerinde çalışıyoruz. YZ’nın faydalarının yanında kriz dönemlerinde kötüye kullanılabildiğini gözlemliyoruz. Amerika’daki Dijital Nefretle Mücadele Merkezi (CCDH), YZ’nın kötüye kullanımı hakkında deney gerçekleştirdi. Deneyin seçimle ilgili aldatıcı görüntüler oluşturma çabaları %41 oranında başarılı oldu. Deneye göre, Midjourney, OpenAI’s ChatGPT Plus, Stability.ai’s DreamStudio ve Microsoft’s Image Creator gibi uygulamalar hala kötüye kullanımı önleyemedi.

Sivil Toplumla İşbirliği

Etkin ve güvenilir bilgi alışverişinin teşviki, Dijital Hizmetler Yasası’nın seçim dezenformasyonunu engelleyen çözümlerinden biri. Bağlamdan kopartılmış içerikler, farklı ülke ve kültürlerden gelen bilgi manipülasyonu ile karşımıza çıkıyor. Hem AB düzeyinde hem de ulusal arenada bağımsız uzmanlarla ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği şart. İlgililer arasında karşılıklı fikir alışverişi özellikle siber güvenlik, teknolojik çözümler ve tedbir alanlarında sağlanmalı. Seçim öncesi başlatılan AB regülatör uygulamaları seçim sırasında ve sonrasında testlerden geçecek. Asıl konu, seçim sonrası analizlerde yatıyor. Olay müdahale mekanizmaları gibi tedbirlerin alınması için çevrimiçi platformlar ve güvenilir doğruluk kontrolü organizasyonları iletişim halinde olmalı. Böylece, şeffaf seçim sonuçları ve doğru katılım oranı gibi bilgilere ulaşabiliriz.

Siyasi ve ünlü kişilerin seslerinin değiştirilmesi toplumsal tansiyonu arttıran yanlış bilgilere yol açıyor. Ayrıca gündemi oyalayan deepfake görüntüleri seçim süreçlerini olumsuz etkiliyor. İnsanların ırk, vatandaşlık, din ve cinsiyet gibi hassas konuları siyasi tartışmaya karışıyor. Kötü niyetli paylaşımlar önyargıya yol açıyor. Sivil toplum örgütlerinin dayanışması tüm bu nefret söylemlerine yol açan paylaşımların önlenmesi için kritik.

Sonuç olarak, AB seçim kılavuzu tüm yönleriyle seçim risklerini ele alıyor. Sadece seçim öncesi değil, sırasında ve sonrasındaki incelemeler tedbirlerin efektif olup olmadığını ortaya çıkaracak. Bu tarz uygulamalar arttıkça, sosyal medya devlerinin iç kaynak kullanımını belirtmesi ve yöntemlerini geliştirmesi bekleniyor. Ayrıca, risk analizlerini değerlendirip kamuoyu ile paylaşacaklar. Çevrimiçi platformlar ve arama motorları, bu tür seçim sonrası inceleme belgelerinin gizli olmayan bir versiyonunu yayımlayacak. Seçim güvenliği konusu insanlığın geleceğini ilgilendiriyor. Risk azaltma önlemleri hakkında kamuoyundan geri bildirim alma yoluyla etkili ve iletişimsel bir kılavuz karşımızda. Özetle, seçim kılavuzunun başarılı olması için medya devleri, politika yapıcılar, çevrimiçi platformlar, sivil toplum kuruluşları ve uzmanlar özenle çalışmalı. İzleyici görüşüne odaklanan, yapay zeka teknolojisinden faydalanan ve dayanışmayı ön plana çıkaran yeni sosyal platformlar bizi bekliyor diyebiliriz.

Etiketler

  • AB
  • Arama motorları
  • Avrupa seçimleri 2024
  • dezenformasyon
  • Dijital Hizmetler Yasası
  • dogrula
  • google
  • iletişim
  • insan hakları
  • kamuoyu
  • Kılavuz
  • Meta
  • seçim
  • Sosyal medya
  • STK
  • uygulama
  • yapay zeka

Diğer Yazılar