fbpx

Türkiye’de habere duyulan güven %41

Reuters Gazetecilik Enstitüsü ve Oxford Üniversite işbirliği ile oluşturulan Dijital Haber Raporu (Digital News Report) 2021 yayımlandı. Gazetecilik açısından önem taşıyan bu rapor on yıldır yayımlanıyor. Rapor, haber tüketim alışkanlıklarından güvenilirliğe, yalan haberden haber endüstrisine birçok konuyu kapsıyor. Bu yılın verileri, 46 farklı ülkenin 92 bin haber tüketicisiyle anket yapılarak oluşturuldu. Bu 46 ülkenin arasında Türkiye de yer alıyor. Türkiye’de iki binden fazla kişiyle yapılan araştırmada örneklemin kentli nüfustan seçilmiş olması eleştiriliyor. Çalışmanın metodolojisinin farklı olması sebebiyle geçtiğimiz yıla göre verilerdeki değişimin dikkate alınmaması gerektiği düşünülüyor. Çalışma ayrıca dört ülkede yapılan nitel verilerle destekleniyor. Nic Newman ve ekibi tarafından oluşturulan raporun Türkiye bölümünde basın özgürlüğü, sansür gibi konulara dikkat çekiliyor.

Raporun Türkiye yorumları nasıl?

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün basın endeksi  basın özgürlüğü sıralamasına göre, Türkiye 180 ülke arasında 153. sırada yer alıyor. Raporda, Türkiye’de hükümetin basın üzerinde baskısı olduğu belirtiliyor. Ayrıca yanlış bilgi yayılımının arttığına da yer veriliyor. Bunun önüne geçmek için Türkiye’de teyit.org ve Doğruluk Payı gibi bağımsız teyit kuruluşları yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti İletişim Bakanlığı da yanlış bilgi yayılımı konusunda bir önlem olarak “Doğru mu” adlı bir platform oluşturmayı planlıyor.

Podcast’lerin büyüme hızı yavaşladı mı?

Raporda dünyada podcast büyüme hızının geçen yıla kıyasla yavaşladığı belirtiliyor. Bunun sebebinin kısıtlamalar olduğu ekleniyor. Rapora göre, kısıtlamalardan kaynaklanan hareketsizlik Podcast büyüme hızını yavaşlatıyor. Raporda ayrıca Koronavirüs dahil olmak üzere birçok alanda podcast gerçekleştirildiği ve pandeminin erken döneminde zirvede olan podcast kanalının Newman and Gallo 2020 olduğu belirtildi.

Covid-19 salgınının ardından haberlere duyulan güven oranı nedir?

Rapora göre, Covid-19 salgınıyla birlikte habere duyulan güven dünya genelinde %44 yani geçen yıla göre %6 artış söz konusu. Türkiye özelinde ise habere duyulan güven %41, geçen yıl bu oran %55 seviyesindeydi. Rapordaki genel tespitlere göre, Covid-19 hakkında yanlış bilgi yaymasından dolayı en çok endişe duyulan mecra %28 oranıyla Facebook. %17 oranıyla haber siteleri ve uygulamaları ikinci sırada yer alıyor. WhatsApp ve diğer mesajlaşma uygulamaları da %15 oranıyla üçüncü sırada. Ayrıca raporda, Covid-19 salgınına dair yanlış bilginin nereden geldiğine ilişkin bulgular yer alıyor.

Görsel rapordan alınmıştır. Buradaki istatistik Covid-19 sürecinde yanlış bilgi kaynaklarının oranlarını yansıtmaktadır.

Görsel rapordan alınmıştır. 2020 raporuna aittir. Mecralara duyulan güven oranını yansıtmaktadır.

Görsel rapordan alınmıştır. 2021 raporuna aittir. Mecralara duyulan güven oranını yansıtmaktadır.

Katılımcılar en çok hangi medya kuruluşlarına güveniyor?

Rapora göre, katılımcıların en çok güvendiği medya kuruluşları listesinin ilk onunda Fox Tv, Cumhuriyet, NTV News, Sözcü, Habertürk, CNN Türk, TRT News, Kanal D News, AA, Odatv yer alıyor.

Görsel rapordan alınmıştır. Katılımcıların medya kuruluşlarına güven oranını yansıtmaktadır.

DW Türkçe haberinde raporu değerlendiren NewsLabTurkey Research Hub Koordinatörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, katılımcıların %47’sinin kendi takip ettiği mecralardaki haberlere güvendiğini belirtiyor. Rapora göre, katılımcıların arama sonucu karşılarına çıkan haberlere güven %40 oranında. Sosyal medyadaki haberlere ise %36 oranında güveniliyor.

Görsel rapordan alınmıştır. Katılımcıların farklı mecralara güven oranını göstermektedir.]

Katılımcılar haber tüketiminde en çok hangi mecraları tercih ediyor?

Rapora göre televizyon, radyo ve basılı medya açısından haftalık olarak ölçülerek en çok tercih edilen kanalların ilk onunda Fox Tv News, CNN Türk, Sözcü, NTV, Show TV, Habertürk TV, Hürriyet, TRT News, Kanal D News, ATV News yer alıyor. Çevrimiçi mecralarda ise bu sıralama ilk onda Sondakika.com, CNN Türk online, Sözcü online, NTV online, Mynet, TRT News online, Hürriyet online, Cumhuriyet online, BBC News online ve Haberler.com şeklinde veriliyor.

Görsel rapordan alınmıştır. Katılımcıların haftalık bazda medya kuruluşlarına güven oranını yansıtmaktadır.

Rapora göre Türkiye’de habere ulaşmak için daha çok sosyal medya ve internet gazetelerine başvuruluyor. DW Türkçe’nin haberinde rapora ilişkin görüşlerini bildiren Prof. Dr. Aslı Tunç bu durumu Türkiye’de doğru bilgiye ulaşmak için bir direniş olarak yorumluyor.

Haber tüketiminde en çok hangi dijital medya mecraları kullanılıyor?

Rapora göre Türkiye’de en çok haber tüketiminin gerçekleştiği mecralar sırasıyla YouTube, Twitter, Instagram, Facebook, WhatsApp ve Telegram şeklinde. Dijital mecralarda haber paylaşım oranı geçen yıl %57 iken bu yıl %44’e düştü.

Görsel rapordan alınmıştır. Türkiye’de en çok haber tüketiminin gerçekleştiği mecraları göstermektedir.
Medya organizasyonlarının finansal durumu hakkında endişe duyuluyor mu?

Araştırmada katılımcılara ticari medya organizasyonların finansal durumu hakkında endişe duyuyor musunuz diye soruldu. Araştırma bu kısmına katılan 33 ülke baz alındığında katılımcıların %53’ü bu konuda endişe duymamakta yada az endişe duymaktayken katılımcıların %31’i bu konuda endişelidir. Kalan katılımcılar ise bu soruda “bilmiyorum” cevabını kullanmıştır. Türkiye özelinde ise katılımcıların %52’si bu konuda endişe duymamaktayken %32’si bu konuda endişe duymaktadır.

Hükümet zor durumdaki medya kuruluşlarına yardım etmeli mi?

Katılımcılara sorulan diğer bir soru ise hükümetin zor durumdaki medya kuruluşlarına yardım edip etmemesi gerektiği ile alakalıdır. Buna göre 33 ülkedeki katılımcıların %27’si hükümetin medya kuruluşlarına yardım etmesini düşünürken, %44’ü buna karşıdır. Türkiye özelinde ise katılımcıların %40’ı hükümetin medya kuruluşlarına destek olmasını onaylarken, %39’u bunun tersini düşünmektedir.

Görsel rapordan alınmıştır. Tablo, katılımcıların hükümetin zor durumdaki medya kuruluşlarına yardım edip etmemesi gerektiği sorusunun cevaplarını yansıtmaktadır.

İlgili rapora buradan ulaşabilirsiniz.

Aşıya dair sıkça sorulan sorular

Bakan Koca’nın SGK’lı çalışanların aşı randevularının açılması hakkındaki açıklamasıyla bu hafta aşı konusu sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Aşıya ilişkin sorular ve aşı karşıtı söylemler Twitter’da Trend Topic listesindeydi. Bazı sosyal medya hesaplarında aşıya dair sorular cevaplandı.

Kaynak

Uzmanlardan BionTech aşısına ilişkin sorulara cevaplar geldi. Prof. Dr. Derya Unutmaz ve Prof. Dr. Güner Sönmez Twitter hesaplarında soruları yanıtladı.

Kaynak

Kaynak

Türkiye’de uygulanan aşılara ilişkin sıkça sorulan sorulardan bazıları doğrula.org tarafından sizler için araştırıldı.

Covid-19 geçirildiyse aşı yaptırılmalı mı?

Covid-19 geçiren kişilerde antikor oluştuğu için belli bir zaman koruyuculuk devam eder. Virüse maruz kalma oranları en yüksek grupta yer aldıkları için Covid-19 geçirmiş olan sağlık çalışanlarına hastalığı geçirdikten 1 ay sonra, diğer risk gruplarındaki bireylere ise hastalığı geçirdikten 6 ay sonra aşı uygulanabilecektir.

Kaynak DSÖ tarafından hazırlanan görselde bağışıklığın zamanla zayıflayabileceği ve aşı ile güçlendirilebileceği anlatılmaktadır. Birey Covid-19 geçirmiş olsa bile, bağışıklığı aşı ile arttırılabilir.

Kaynak DSÖ aşı gerçeği serisinde aşılamanın Covid-19’a karşı bağışıklık kazanmaktan daha etkili olduğunu belirtmiştir.

Çocuklar aşı olacak mı?

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu’nca belirlenen öncelikli risk grubunda 18 yaş altındaki bireyler yer almadığı için şu an için çocuklara aşı uygulanmayacaktır. DSÖ de çocukların şimdilik aşılanmamasını söylemiştir. Çocukların ve ergenlerin yetişkinlere kıyasla hastalığı daha hafif atlatma eğiliminde olduğu için öncelik sıralamasında değildir.

Çeşitli hastalıkları olan gruplar için Covid-19 aşılarının güvenliği nasıl?

Dünya Sağlık Örgütü, aşıların tüm popülasyonlarda yüksek düzeyde etkinlik gösterdiğini belirtmiştir. Çeşitli tıbbi durumları olan (yüksek tansiyon, şeker hastalığı, astım, pulmoner, karaciğer veya böbrek hastalığı, stabil ve kontrollü kronik enfeksiyonlar) kişilerde aşıların güvenli ve etkili olduğu saptanmıştır. DSÖ aşı olmanın enfekte olmaktan daha güvenli olduğunu belirtir.

Kaynak DSÖ Covid-19 aşı gerçeği serisinde Covid-19 aşılarının tüm bileşenlerinin güvenli olduğunu belirtmiştir.

Covid-19 aşılarının yan etkileri neler?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, COVID-19 aşılarının bildirilen yan etkileri çoğunlukla hafif ile orta düzeyde olmuş ve birkaç günden fazla sürmemiştir. Tipik yan etkiler enjeksiyon yerinde ağrı, ateş, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı, titreme ve ishal şeklindedir.

Kaynak DSÖ aşı gerçeği serisinde Covid-19 aşılarının yan etkilerinin çoğu insanda olmadığını ya da hafif olduğunu ve birkaç gün içinde geçtiğini belirtmiştir.

Yan etkilerle karşılaşıldığında ne yapılmalı?

Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerine göre, Aşı yapılan bölgede 24 saat sonra artan kızarıklık, hassasiyet ve ağrı varsa ya da yan etkiler birkaç gün sonra geçmiyorsa bir hekime başvurulmalıdır. Ayrıca, ilk dozda ani şiddetli reaksiyon yaşanırsa, ek aşı dozlarının alınmaması gerektiği belirtilmiştir. Yan etkileri önlemek amacıyla aşıdan önce parasetamol gibi ağrı kesicilerin alınması önerilmez çünkü ağrı kesicilerin aşının etkisini nasıl etkilediği bilinmemektedir. Fakat aşıdan sonra ağrı, ateş gibi hafif yan etkiler gelişirse parasetamol veya diğer ağrı kesiciler alınabilir.

Covid-19 aşıları hasta eder mi?

Sosyal medyada Covid-19 aşılarının insanları Covid-19 ile hasta etmesiyle ilgili çeşitli endişeler ve söylemler mevcuttur. DSÖ açıklamalarına göre, Covid-19 aşıları Covid-19’a neden olan canlı virüsü içermediği için Covid-19 ile hasta edemez.

mRNA aşıları DNA’ları değiştirir mi?

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, mRNA aşılarının DNA’ları değiştirdiği iddiasını reddetti. Dünya Sağlık Örgütü de aşı gerçeği görsel serisinde mRNA aşılarının DNA’ları değiştiremeyeceğini vurguladı.

Kaynak Görsel DSÖ’nün Covid-19 aşı gerçeği serisine aittir. Görselde mRNA Covid-19 aşılarının diğer aşılar kadar güvenli olduğu ve mRNA aşılarının DNA’yı değiştiremeyeceği açıklanmıştır.

KAYNAKLAR:
Habertürk-15/06/2021T.C. Sağlık Bakanlığı-2021WHO-31/03/2021WHO-31/03/2021
WHO-15/06/2021Habertürk-16/06/2021WHO-10/06/2021TwitterTwitter-16/06/2021CDNWHO

“Save A Dog” Kampanyası Güvenilir mi?

Son günlerde Instagram’da “Save A Dog” kampanyası paylaşılmaktadır. Pek çok kullanıcı Yulin şehrindeki Köpek Yeme Festivalini durdurmak amacıyla paylaşımda bulunmuş ve @PLANTATREECO’yu takip etmiştir. An itibariyle kampanyanın toplanması hedeflenen 425.216,68 TL’nin 385.980,49 TL’si toplanmıştır. Kampanya sayfasında 1 repost=$0.01 ibaresi yer almaktadır. Kampanya kullanıcıların kampanyayı hikayelerinde paylaşmalarını ve @PLANTATREECO’yu takip etmelerini söylemektedir.

Plantatreeco ile Humane Society International’ın bağlantısı

Humane Society International daha önce ünlü #SaveRalph videosunu paylaşan dernektir. Derneğin sitesi incelendiğinde derneğin finansal raporlarına, dernekte çalışanların bilgilerine ve derneğin iletişim bilgilerine ulaşmak mümkündür. Sitede ayrıca derneğin Yulin Festivali’nin ve köpek eti ticareti durdurulması için bağış kabul ettikleri görülmüştür.  Ayrıca, derneği Instagram sayfasının mavi tikli olduğu görülmektedir.

Plantatreeco’nun yayınladığı kampanyada bu dernek ile işbirliği yapıldığı söylenmektedir. Fakat, Humane Society International’ın ne sitesinde ne de Instagram sayfasında bu kampanyaya dair bir ifade bulunmamaktadır.

Plantatreeco güvenilir mi?

Plantatreeco’ya bakıldığında ilk göze çarpan Instagram hesaplarının mavi tikli olmayışıdır. Instagram güvendiği hesaplara mavi tik vermesinden dolayı bu durum şüphelidir. Hesapta aynı zamanda mağaza kısmının olması da göze çarpmaktadır. Mağazada ise ücretsiz şekilde kolye sattığı ve kolye alınacağı zaman yalnızca kargo bedelini ödenmesi gerektiği gözükmektedir.

Hesaptaki bilgilere göre Avustralya yangını, Black Lives Matter, Filistin meselesi, Onur Yürüyüşü gibi pek çok popüler konuda bağış topladığı gözükmektedir. Bu kadar çeşitli konularda bağış toplaması da şüphelidir.

Hesabın aynı zamanda bağlı oldu bir web sitesi vardır. Sitesine girildiğinde 6,500 ağacın dikildiğinin ve yıl sonuna kadar 1 milyon ağaç dikilmesinin hedeflendiği belirtilmektedir. Fakat bu ağaçların nereye nasıl dikileceği ile ilgili hiçbir bilgi yer almamaktadır.  Sitede ne sitenin finansal raporları ne de çalışanlara dair bir bilgi yer almaktadır. Sitenin iletişim bilgilerinde e-mail adresi olarak [email protected] adresi yer almakta ve ABD’deki bir yeri adres olarak gösterilmiştir.

E-mail adresinin gmail üzerinden olması yine şüpheli bir durumdur. Çoğunlukla kurumsal firmalar maillerini kendi isimleri üzerinden olmaktadır (@dogrula.org gibi). Sitedeki adres internette yer aratıldığında ise Opencorparates ve FloridaCompanyRegistry’den ilgili firmanın bazı bilgilerine erişilebilmektedir. Aynı zamanda Florida Eyaleti’nin resmi sitesi Sunbizden bakıldığında da şirkete ulaşmak mümkündür.

Görsel: Opencorparates
Görsel: FloridaCompanyRegistry
Görsel:Sunbiz

Bilgilerden Plantatree’nin 22 Temmuz 2019’da bir limited şirketi olarak kurulduğu ortaya çıkmaktadır. Yöneticisinin ise Zackaria Saadıouı olduğu belirtilmektedir. Adres Google mapste aratıldığında adresin bir eve ait olduğu açıkça görülmektedir.

Zackaria Saadıouı’nun ise Instagram’ına ulaşabilmek mümkündür. Kişinin hesabı kapalı hesaptı. Fakat, hesapta @plantatreeco’nun ve @prked’in kurucusu olduğu belirtilmiştir. Kişinin Linkedin hesabında ise yalnızca @prked’in kurucusu olduğunu yazmaktadır. Kişinin Facebook hesabında işletmeler ile alakalı bir bilgi bulunamazken, Twitter hesabında yalnızca @prked’in linki bulunuyor.

Şirket ile ilgili iddialar

Şirketin sitesi Scamadvisor adlı sitelerin dolandırıcı olup olmadığını inceleyen sitede planttreeco 3 kere incelenmiş ve sitenin dolandırıcılık ve sahte ürün sattığına dair şüpheler bulunmuştur.  Fake Website Buster ise sitenin söylediği bağışları yapmadığını söylemiştir. Instagram’da da bu hesabın dolandırıcı olduğuna dair pek çok hesap açılmıştır. Şirket bağışları yaptığına dair bazı makbuzlar paylaşsa da bir reddit kullanıcısının bu bağışların yapıldığı kurumlardan birine mail attığı bu maile cevap olarak kurum planttreeco’nun bağış yaptığını onaylamamıştır.  Son olarak “exposinginstascams” adlı Instagram hesabı Plantatreeco hakkında bazı paylaşımlarda bulunmuş ve bağışlarının gerçek olmadığını söylemiştir. Bunun üzerine de şirketin kurucusu Zack Saadıouı bu hesapla mesajlaşmış ve ölüm tehditleri aldığı gerekçesiyle  hesabın paylaşımlarını silmesi gerektiğini söylemiştir.

Sonuç

Planttreeco hakkında kesin sonuçlara ulaşılmasa da hesap ve site oldukça şüpheli gözükmektedir. Özellikle her toplumsal olay için kampanya düzenlemesi ve neredeyse hiçbir bilgi paylaşmaması üstündeki şüpheyi oldukça arttırmaktadır. Bu tarz kuruluşlara bağış yapmadan önce sitenin finansal raporları, iletişim adresleri ve sitenin yöneticileri incelenmelidir. Ayrıca, kuruluşlara bağış yapmadan önce hangi kurumlarla işbirliği yaptığı ve kampanyalarının tutarlılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Ünlü dezenformasyonları

Sosyal medya paylaşımlarında kaynak belirtmek, paylaşımın doğruluğu konusunda şüpheleri gideren önemli etkenlerden. Ancak, bilgi kirliliğine hizmet eden bir üretici bunun farkındaysa durum bir o kadar vahim ve mücadelesi güç bir dezenformasyon hali alıyor. Çünkü; bazı sosyal medya kullanıcıları, dijital güdümlenme ve sosyal medya tecrübeleri gereği kaynak belirtilmiş içerikleri otomatik olarak doğru kabul ediyor ya da beyin bunu direkt doğru olarak hafızaya alıyor. Çoğu sosyal medya tüketicisi kaynağı sorgulamıyor. Hal böyle olunca, kötü niyetli içerik üreticileri hizmet ettikleri algıya yönelik dizayn ettiği cümleye “sözde” kaynak ekliyor ve bir çok kişi tarafından o bilgi doğru kabul ediliyor. Bunun gibi sosyal medyada binlerce örnek var. Ünlü dezenformasyonları da bunlardan yalnızca biri. En son gerçekleşen benzer vakada Cem Yılmaz imzalı, ancak Cem Yılmaz’a ait olmayan bir söz var.

Cem Yılmaz düzeltti

Çatlak Filozof sayfası “Bu ülkenin en büyük sorunu 2 duble rakı içeni kafir, 2 rekat namaz kılanı da müslüman zannetmek” sözünü Cem Yılmaz’a atfederek paylaştı. 9 Haziran 2021’de Cem Yılmaz, konuyla ilgili attığı tweet’te sözün kendisine ait olmadığını söyleyerek bu durumdan yakındı.

Paylaşılan sözlerin iddia edilen ünlüye ait olup olmadığını nasıl anlarız?

Bu gibi durumlarda iddiada yer alan kişi bir Türk ünlüyse ismi ve söz ile birlikte Google ve Youtube araması yapılabilir. Bu sözün:

  • İlgili kişi tarafından video kaydında söylenip söylenmediğine,
  • Basına verdiği demeçlerden yer alıp almadığına,
  • Kendisine ait resmi sosyal medya hesaplarında bu sözü paylaşıp paylaşmadığı incelenerek kişiye ait olup olmadığı anlaşılabilir.

Eğer söz konusu yabancı bir ünlüyse sözü yabancı dile çevirerek aratmak gerekebilir. Bu durumda aramalarda yabancı dilde aynı anlama gelen kelimeleri de aratmak gerekir. Söz konusu tarihi bir figür ise internette yer alan güvenilir kaynaklardan bu sözün adı geçen şahsa ait olup olmadığı incelenmelidir.

Bu uydurma atıflara bazı örnekler

Bu sözün Lao Tzu’ya ait olduğunu gösteren bir delil yoktur. Bir teyit sitesi olan Malumatfuruş’ta  ve tarihçi Emrah Safa Gürkan’da bu sözün Lao Tzu’ya ait olmadığını söylemiştir

 

Haluk Bilginer’e ait olduğu belirtilen bu söz de internette çokça paylaşmasına rağmen Haluk Bilginer’in bu sözü söylediğine dair bir kaynak bulunmamıştır.

 

Yabancı kaynaklar aranınca Agatha Cristie’ye ait olduğu iddia edilen bu sözün sahibi bulunamamıştır.

 

Bu söz de sosyal medyada çokça yer etmesine rağmen kime ait olduğu ile alakalı geçerli bir kanıt yoktur.

 

Çokça kullanılan Albert Einstein’a ait olduğu iddia edilen bu söz ise USAToday’in yaptığı teyit ile Einstein’a ait olmadığı ortaya çıkmıştır.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca II Hedef & Gerçekleşme

Geçtiğimiz ay Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nınAşı tedariki önümüzdeki iki ay için güçleşiyor” şeklinde yaptığı açıklamanın üzerine gündemde Bakan Koca’ya aşı nerede sorusu yöneltilmeye başladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı ile ilgili açıklamaları zaman zaman #AşıNerede hashtag’iyle sosyal medyanın gündemindeydi. Yüksek takipçili hesaplar ve bazı ünlüler hesaplarında ‘Aşı nerede?’ sorusunu sordu.

Kaynak

Konuya ilişkin DW Türkçe’de yapılan haberde TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten “Çin ile nasıl bir anlaşma yaptınız ki siz 100 milyon doz gelecekti şimdi gelemiyor. Onu Çin kullanacak diyorsunuz o zaman anlaşmayı açıklayın bize” dedi.

Aşı tedariğine tepki gösteren Sağlık Emekçileri Sendikası, Bakan Koca’nın aşı tedariğine ilişkin açıklamalarının kronolojik listesini yayınladı.

O günden bu yana aşı konusu sıklıkla gündem olmaya devam ediyor.

Kaynak

Dogrula.org da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Aralık-Mayıs ayları arasındaki aşıya ilişkin açıklamalarını (ya da açıklamalarının medya yansımalarını) araştırdı. Aynı tarih aralığında Türkiye’ye kaç aşı geldiğini ve kaç kişinin aşı olduğunu medya kaynaklarından derleyerek sizlere aktarmayı amaçladı.

Bakan Koca, hangi tarihte ne rakam verdi?

01.12.2020- “Aşıya Aralık ayında başlamak istiyoruz, 50 milyonluk sözleşme imzalandı”

01.12.2020- “İnaktif aşıdan 50 milyon sözleşme imzalandı. Aralık ayında en az 10 milyon ama muhtemelen 20 milyon gibi temin etmiş olacağız. Ocak ayında 20 milyon, Şubat ayında 10 milyon”

02.12.2020- “Aralık’ta 20 milyon aşı gelecek, 11 Aralık’tan sonra aşı uygulaması başlayacak”

09.12.2020- “Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecek”

24.12.2020- “4,5 milyon Mart sonuna kadar opsiyonel olarak da 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşti, bu gece veya yarın imzalanmış olur”

24.12.2020- “Sinovac ilk planda 3 milyon gelecek. Şubat ayı sonuna kadar 50 milyon sözleşme yapıldı. İlk 3 milyonluk parti pazartesi sabahı Türkiye’de olacak. BionTech aşısı ise Mart sonuna kadar 4,5 milyon zannediyorum, Ocak ayında bunun 1 ya da 1,5 milyonluk kısmı gelmiş olacak”

25.12.2020- “Bu yıl için ayrılan doz miktarı 550.000, Bu miktarın Türkiye’ye yıl sonuna kadar ya da Ocak ayı başında gelmesi bekleniyor. Ayrıca Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon aşı ülkemize teslim edilecek. Anlaşmaya göre tarafların mutabakatı ile 30 milyon doza kadar aynı şartlarda aşı temin edilebilecek”

08.01.2021- “Bugün itibarıyla 50 milyon doz inaktif aşı için kesin anlaşma yapmış ve 3 milyon dozluk ilk bölümünü depolarımıza teslim almış durumdayız. Ayrıca mRNA temelli aşı için de bugün yine bir görüşme yaparak yeni tedarik planını gözden geçirdik. 4,5 milyon doz garanti ve 30 milyon doza kadar anlaşmamız imzalandı”

29.01.2021- “İnaktif aşıların 10 milyon dozluk 2. sevkiyatının birinci bölümü geçtiğimiz hafta sonu elimize ulaşmıştı. Bu sabah itibariyle ikinci bölümü ülkemize ulaşmış olacak”

10.02.2021- “Sinovac’ta 50 artı 50 milyon talebimiz vardı, ikinci 50 milyon için de sözleşme imzalandı. Dolayısıyla 100 artı 5 milyon ama bu 5 milyon 30 milyon opsiyonel olmak üzere, Mart sonuna kadar 5 milyon. Yani 130 milyona yakın bir aşının sözleşmesinin yapıldığını söyleyebilirim”

11.02.2021- “Hedef en az %60’ın aşılanmasını sağlamak”

13.02.2021- “Şu ana kadar Türkiye, yaklaşık 15 milyon doz aşıyı temin etti ve toplamda 100 milyon dozdan fazla aşı için anlaşmalar tamamlandı. Bu ay 500-800 bin arası BioNTech aşısı gelecek ve bu firmadan alınacak aşı dozu miktarı Mart sonunda 4,5-5 milyona tamamlanmış olacak”

17.02.2021- “Nisan ayı sonuna kadar 100 milyon doz Sinovac aşı elimizde olacak”

25.02.2021- “Nisan en geç Mayıs ayına kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz. Bu ne demek 52,5 milyon insanımızın aşılanması demek”

11.03.2021- “Planladığımız şekilde, nüfusumuzun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak; salgın, üzerimizde ağır bir baskı olmaktan çıkacak”

17.03.2021- “4.5 milyon doz Pfizer/BioNTech aşısı, Mart sonuna kadar Türkiye’de olacak”

25.03.2021- “Mayıs sonuna kadar toplam 100 milyon dozun Türkiye’ye ulaşmasını bekliyoruz.” ve “BioNTech aşısı 1,4 milyon doz ulaştı. Bu, Nisan ayı başında 4,5 milyon doza ulaşacak. Ek olarak 30 milyon dozluk opsiyonlu anlaşma yapıldı”

25.03.2021- “Farklı üreticilerle görüşmelerimiz sürüyor. Bunlardan sadece biriyle yapılan tedarik planlamasında 40 Milyon doz söz konusu”

27.03.2021- “BioNTech’ten bir 18 milyon daha bekliyorum” Koca, ayrıca 120 milyon doza yakın aşı getirmeyi hedeflediklerini söyledi.

28.03.2021- “Çin hükümeti tüm aşı üreticilerine sınırlama koydu, bu yüzden çok aksama var”

31.03.2021- “Hedefimiz en geç Haziran sonuna kadar nüfusun büyük çoğunluğunu aşılamak”

01.04.2021- “Önümüzdeki Ağustos, Eylül gibi yaz dönemi ilk aşımızın biteceğine inanıyorum”

09.04.2021- “Temel hedef: Mayıs, en geç Haziran sonu 40 yaş üstünün aşılanmasını tamamlamak. İkinci hedef ise: Temmuz’a kadar 20 yaş üstünü aşılamak…”

10.04.2021- “Haziran sonuna kadar Türkiye nüfusunun 32.4 milyonu aşılanmış olacak”

12.04.2021- “Haziran ayı için 30 milyon doz BionTech aşısı sözü”

15.04.2021- “Aşının çöpe gittiği iddiaları gerçekle bağdaşmamaktadır. Aşının israfı söz konusu değildir”

22.04.2021- “Çok yakında Sputnik V aşısı da devreye girecek”

27.04.2021- “Takvimdeki aksamanın Sinovac’ın 100 milyon doz aşı sözünü tutmaması ile ilgili”, “Elimizde 8 milyon doz aşı kaldı”

28.04.2021- “Türkiye, Sputnik V aşısından 6 ay içinde 50 milyon doz almak üzere anlaşmayı imzaladı. İlk sevkiyat Mayıs ayı içinde gerçekleşecek”

28.04.2021- “Haziran ayında BionTech aşısı 30 milyon dozu geçmiş olacak”

28.04.2021- “Aşı tedariki önümüzdeki iki ay için güçleşiyor”, “Ancak sonrasında aşı bolluğu bekleniyor”

20.05.2021- “Eylül sonuna kadar yani 4 ayda toplam 120 milyon aşı Türkiye’ye gelecek”

Hangi tarihte ne kadar aşı geldi?

08.01.2021- “3 milyon dozluk ilk bölümünü depolarımıza teslim almış durumdayız”

27.01.2021- İnaktif aşının 10 milyon dozluk ikinci sevkiyatının ilk bölümü olan 6,5 milyon dozluk bölümü hafta başında ülkemize getirildi.

10.02.2021- Türkiye yaklaşık 15 milyon doz aşıyı temin etti

11.03.2021- “Çin’deki üreticiyle 50 milyon dozluk aşı anlaşmasını kasım ayında yaptık. Siparişin ilk kısmını aralık sonunda teslim aldık”

18.03.2021- “BioNTech aşısının testlerde kullanılacak ilk 5800 dozu Türkiye’de”

24.03.2021- “Biontech aşısı geçen hafta 5.800 doz test edilmek üzere ülkemize ulaştı. Dün ise yaklaşık 750 bin doz aşı teslim aldık”

25.03.2021- “Bugün itibariyle 10 milyon doza tekabül eden dolumu Türkiye’de yapılacak aşı ise elimize ulaşmış durumda.

25.03.2021- “Elimize bugün ulaşan, önceki 18 milyon doza ilave olacak 10 milyon dozluk aşı bu şekildedir”

30.03.2021- “Biontec-Pfizer aşısının şu an Türkiye’ye geldiği doz miktarı 2,8 milyon oldu. Bir hafta 10 gün içinde de 4,5 milyona tamamlanmış olacak”

13.04.2021- Bakan Koca, Türkiye’ye bugüne kadar 26 milyon doz Sinovac, 4,5 milyon doz da BioNTech aşısı geldiğini, görüşmelere bağlı olarak 4-5 ay sonra Rusya’da üretilen Sputnik aşısının da gelebileceğini söyledi.

27.04.2021- Çin’den gelmesi beklenen 100 milyon civarındaki Sinovac aşısı gelmediği için bu aşının birinci dozunu olmak isteyenlere 3 Mayıs’a kadar randevu verilmediği kaydedildi.

30.04.2021- “Şu an Sinovac ve BioNTech olmak üzere 6 milyon doz aşımız var”

20.05.2021- “120 milyon doz aşının şu ana kadar 6,1 milyonu bize teslim edildi” (BionTech)

Hangi tarihte ne kadar aşılanma oldu?

Ekran görüntüsü 28.02.2021 aşı verilerini göstermektedir. Hangi tarihte kaç kişinin aşı olduğuna ilişkin veriler ortaya koyulurken ekran görüntüsündeki Google istatistikleri esas alınmıştır.

28.02.2021- En az 1 doz aşı olan kişi sayısı 6.869.923 (%8,4), tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı 1.677.952 (%2,0)

31.03.2021- En az 1 doz aşı olan kişi sayısı 8.944.454 (%11,0), tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı 6.840.333 (%8,3)

30.04.2021- En az 1 doz aşı olan kişi sayısı 13.712.254 (%16,7), tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı 9.104.637 (%11,1)

31.05.2021- En az 1 doz aşı olan kişi sayısı 16.628.831 (%20.3), tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı 12.542.712 (%15.3)

İnceleme: Twitter gündemini bot ordusu belirliyor

İsviçre Lozan Federal Teknoloji Üniversitesi’nden dört araştırmacı Twitter oluşturulan sahte Twitter trendlerini araştırdı.  Araştırmada,  Türkiye’deki bot hesapların Twitter gündemine etkisi değerlendirilerek, Trend topic’in Türkiye ve küresel listesi markaja alındı. Bot hesapların  trendleri oluşturma işlemine kısa süreli suni gündem oluşturma (Ephemeral Astroturfing) diyen araştırmacılar, çoğu bot hesap sürüsünün bir kişi tarafından organize edildiği sonucuna varıyor. Başka bir deyişle bu kişilerin gündemi değiştirebilecek bir bot ordusu var.

Araştırma yöntemi

Araştırmacılar tuzak bir kullanıcı hesabı oluşturarak, bile bile hesapların şifresinin çalınacağı bir sisteme kaydolur. Hesabın şifresi gerçekten çalınır ve araştırmacılar bir süre sonra hesaptan tweet atıldığını ve bu tweetlerin hemen silindiğini gözlemliyor. Araştırmacılar,  at-sil yönetiminin bir kelimeyi trend listesine sokmak için izlendiği farkediyor.
Bu yöntemi kullanarak bu iş için kullanılan hesapları bulan araştırmacılar 6 ay boyunca tuzak hesabı gözlemlemiş ve bu sürede 563 tweet atıldığını görmüştür. Araştırmacıların Türkiye’yi seçmesinin nedenleri ise Türkiye’nin en çok tweet atan 5.ülke olması, kutuplaşmanın yüksek olması ve ana akım Türk medyasının sahte trendlerin yaygınlığı hakkında haber yapmasıdır.

Araştırmanın sonuçları

Elektrik ve Elektronik Mühendisleri 6. Güvenlik ve Gizlilik Sempozyumu’nda araştırmacılardan birisi olan Tuğrulcan Elmas araştırmanın bazı sonuçlarını paylaşıyor. Buna göre Türkiye’deki trendlerin en az %47’si ve küresel trendlerin en az %20’si sahtedir. Araştırma sonucunda 108 bin bot hesap bulduklarını ve şu ana kadar bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar içinde bu araştırmanın en büyük veriye sahip araştırma olduğunu söylemiştir.

Sahte trendler en çok reklam için kullanılmış

Araştırmanın yayınlandığı makaleye göre 2019’da incelenen trend kelimelerinden 2,131 tanesi reklam amaçlı kullanılmıştır. Bu reklamlarını yarısında çoğu bet sitesi (1,421) reklamlarıdır. Trend kelimelerinin 802 tanesi politik amaçlı oluşturulan trend kelimeleridir. Bunun 348 tanesi hükümete destek, 124 tanesi muhalefetin aleyhine yönelik (çoğunlukla CHP’ye karşı), 118 tanesi ana muhalefete destek, 42 tanesi diğer partiler destek ve 20 tanesi AK Parti’ye karşı kelimelerdir. Trend kelimelerinin 1,219 tanesi ise hükümetten istek kelimeleridir. Bunlardan 730’u kamu alanında atama istemekte, 157’si mahkumlara af istemektedir. Trend kelimelerinde 592 tanesi ise cemaatlerle ilgilidir. Furkan cemaatine yönelik ise 105 kelime bulunmuştur. Diğer trend kelimelerinden 92’si boykot 1,730 tanesi ise diğer amaçlara yönelik kullanılmıştır.

Editörün notu;

Türkiye’de Twitter trend topic listesinden, günlük ortalama 5 kelime, binlerce bot hesabı yöneten bir yazılımın eseri.

Tabiki, bu yazılımda ticari bir işletmenin veya dijital bir ajansın eseri. Ücreti karşılığında ne isterseniz bu yazılımlar sayesinde TT listesine sokabilirsiniz. Araştırmadan da anlaşılacağı üzere, Twitter’da Türkiye gündeminin %40’ını bu yazılımlar dizayn ediyor. Bu sebeple okuyucularımıza tavsiyemizdir ki:

✔️TT’de kelime başında # işaretiyle başlayan çoğu hashtag kampanyadır. Organik yayılım oranı çok düşüktür. Bu etiketlerde, ‘organik kullanıcı’ oranı düşüktür.

✔️# işaretsiz herhangi bir kelimenin TT’ye yansımış olması, konuyla ilgili paylaşım sayısının yüksek olduğunu gösterir. Kampanya olma ihtimali daha düşüktür, bu sebeple içerisinde organik, gerçek kullanıcı sayısı daha fazladır.

✔️ Trend olan organik bir kelimenin, gelişimi, büyümesi, yayılımı da organik olmalı. Bir trendin listeye 15. sıradan girmesi normal olandır. Sponsorlu olmamasına rağmen,
1. sıradan TT’ye oturan bir kelime büyük ihtimal, söz konusu yazılım sayesinde 5 dakika içinde 10 binlerce tweetin atılıp silinmesiyle listeye zirveden giriş yapmıştır.

Bunları bilerek, sizin TT’nizde #ŞüpheciOl gündemi her zaman 1.sırada olsun.

 

Ekrem İmamoğlu, park protestosu iddiaları ve yaşananlar

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 25 Mayıs 2021 Salı günü, Eyüpsultan Kentsel Dönüşüm Proje’si temel atma törenine katıldı. İmamoğlu konvoyunu kontrol eden ekip ile etkinliğin düzenlendiği mahallenin sakinleri arasında yaşanan arbede sosyal medyanın en çok tartışılan konuları arasında yer aldı. En çok tartışılan iddiaları, medyaya yansıyan görüntüleri inceleyerek yanıtlayama çalıştık.

İddia 1:  Vatandaşlar Ekrem İmamoğlu ile Görüşmek istedi.

T24’ün haberindeki videoda, vatandaşların, “Başkanım, konuşmak istiyoruz” diye defalarca seslendiği duyulmaktadır. DHA’nın (Demirören Haber Ajansı) Eyüpsultan mahalle sakinlerinden olan ve olay yerinde de bulunan Koray Akın ile olayın hemen sonrasında yaptığı röportajda Akın, “Başkanım biliyoruz sizde yeşili seviyorsunuz ama bizim parkımızın içine kocaman bir site yapılıyor.  Bizim sadece talebimiz. İsterseniz buraya gökdelen dikin hiç bir sıkıntı yok. Sadece burası deprem toplanma alanı. Siz gelmeden bir gün önce toplanma alanı tabelasını kaldırdılar. Parkı dörde bölmüşler. Deprem olduğu zaman biz sitenin içinde mi toplanacağız. Biz sadece sizinle çay içmek istedik” diyor.

✔️ Bu görüntüler göz önüne alındığında vatandaşın Ekrem İmamoğlu ile görüşmek istediği iddiası doğrudur.

İddia 2: Koruma aracının şoförü, aracını vatandaşın üzerine sürdü.

Sözcü’de yayımlanan bir videoda, yüzü kanlı fotoğrafları medyaya yansıyan Ayşe Topçu ve birkaç vatandaşın koruma aracının önünde durup kaputa vurduğu, bunun üzerine koruma aracının yavaş da olsa harekete geçtiği ve videonun devamında Ayşe Topçu’nun yere düştüğü de görülmektedir.
Haber7’nin paylaştığı başka bir videoda, Ayşe Topçu’nun yere düşmesi sonrasında, koruma aracı etrafında toplanan insanların, arabaya birçok kez vurduğu da net bir şekilde görünüyor.

✔️ Bu videolar ve videolardan toplanan görüntüler analiz edildiğinde, vatandaşların araca vurması üzerine kalabalıktan uzaklaşmak amaçlı şoförün aracı vatandaşların üzerine yavaşça da olsa sürdüğü iddiası doğrudur.

İddia 3: Ekrem İmamoğlu, araç kapısını Ayşe Topçu’nun üzerine itti/ Kapıyı açarak araç kapısıyla Ayşe Topçu’ya vurdu.

Korumanın araç kapısını içerden açarak yaralanmasına sebep olduğu iddiasında bulunan Ayşe Topçu Foto:DHA

Olayın en dikkat çeken fotoğrafı yüzü kanlar için medyaya yansıyan Ayşe Topçu.
Röportaj veren Ayşe Topçu, korumanın aracın kapısını kasıtlı olarak üzerine doğru açıp ittirmek suretiyle onu yere düşürdüğü iddiasında bulundu. Olayın ertesi günü de Ayşe Topçu’nun oğlu Ali Topçu verdiği röportajda, annesinin iddiasını yineleyerek annesinin kolunda çatlak ve kırıklar olduğunu bu yüzden savcılıkta Ekrem İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve tüm mahallenin de suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Bu iddiaların üzerine yayımlanan videolar üzerinden yaptığımız incelemelerde;

Sabah.com’da yayınlanan videonun 10. saniyesinde yere düşen siyah beyaz elbiseli kadının Ayşe Topçu olduğu ve düşme sebebinin koruma aracının kapısının koruma tarafından açılmasının olmadığı, ayaklarının yere ya da başka birine takılması sebebiyle yere düştüğü açıkça görülüyor.
Videonun devamında 12. saniyede yere düşen pembe türbanlı kadının, yine kapının araç içinden açılmasıyla değil, büyük ihtimal kendinden önce yere düşen Ayşe Topçu’ya takılarak yere düşmesi ve düşme esnasında refleks olarak tuttuğu kapı kolunu çekmesi sebebiyle kapının açıldığı görülüyor. Aracın sol arka koltuğunun boş olduğu görülüyor. Bu sebeple kapıyı içerden birinin açması olanaksızdır.

❌ Bu görüntülerden yola çıkarak, koruma aracındaki korumanın, içeriden kapıyı açmak suretiyle Ayşe Topçu’yu yere düşürmesi ve yaralanmasına sebep olması iddiası doğru değildir.

İddia 4: Ekrem İmamoğlu’nun aracını tutarken düşüp yaralanan Ayşe Topçu,
AK Parti Gaziosmanpaşa İlçe Teşkilatı’nda görev alıyor.

Aşağıdaki fotoğrafta sağ tarafta yer alan kişinin Ayşe Topçu olduğu iddia edilerek, şahsın AK Parti Gaziosmanpaşa İlçe Teşkilatı’nda görev aldığı bazı yayın organları tarafından iddia edilmişti. Ancak İlçe Teşkilatı’nın yaptığı açıklama ile birlikte sağ tarafta yer alan kişinin, Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Nalan Fatma Kondur olduğu ortaya çıktı.

❌ Bu bilgilerin ışığında, Ayşe Topçu’nun AK Parti Gaziosmanpaşa İlçe Teşkilatında görev aldığı iddiası yanlıştır.

Doğrularla ‘kara mantar’ hastalığı

Dünya, Hindistan’dan gelen ‘Kara mantar’ salgını haberlerini endişeyle karşıladı. Medyanın, ‘yeni bir salgın mı’ başlıkları ve ‘göz çıkarmalı tedavi fotoğrafları’ endişenin yerini korkuya bıraktı. Neredeyse her türlü medya organında gündeme gelen Kara mantar hastalığıyla ilgili, konunun haberlerde ele alış biçimiyle alakalı akıllarda 3 soru kaldı, ‘bu bir salgın mı, tedavisi ne’, ‘her hastalığa yakalanan gözlerini kaybediyor mu?’ ‘Koronavirüsle bağlantısı ne?’ Dogrula.org araştırdı.

Bu bir salgın mı? Tedavisi ne?


Mukormikoz çok nadir görülen bir enfeksiyondur. Genellikle toprakta, bitkilerde, gübrede ve çürüyen meyve ve sebzelerde bulunan mucor küfüne maruz kalınmasıyla insan vücuduna yayılır. İleri bir aşamada gözde görme kaybı ve sonrasında merkezi sinir sistemini etkiler.

Yeni tip koronavirüs pandemisinin ikinci dalgasının sert vurduğu Hindistan’da ülkeyi kasıp kavurup endişe veren “kara mantar” salgını, insan sağlığını tehdit ediyor. Bazı hastanelerde önlenemez boyutlara gelen ve paniğe neden olan kara mantar salgınına yakalananların yaklaşık yüzde 60’ı, gözlerinden birini veya her ikisini de aldırdı.

Mukormikoz enfeksiyonuna sebep olan mucor küfü görseli. Kaynak: BBC Türkçe
1 Mayıs 2021 cumartesi günü sabahı Mumbai’de bir göz cerrahı olan Dr Akshay Nair, üç hafta önce Covid-19 salgınından kurtulan 25 yaşındaki şeker hastası bir kadının ameliyatını gerçekleştiriyordu. Hastanın burnuna bir tüp yerleştirdi ve nadir fakat tehlikeli bir mantar enfeksiyonu olan mukormikoz ile enfekte olmuş dokulara rastladı. Bu hızla yayılma özelliğine sahip enfeksiyonun burnu, gözü ve bazen beyni etkilediği bilindiği için Dr. Nair hastanın gözünü çıkarmak için üç saatlik bir operasyon gerçekleştirdi. Dr Nair ameliyat sonrası yaptığı bir açıklamada; “Hayatını kurtarmak için gözünü çıkarttım. Bu hastalık böyle işliyor,” dedi.

Bu operasyon sonrası, doktorlar artık iyileşmekte olan ve iyileşen Covid-19 hastaları arasında nadir görülen bir enfeksiyonu da içeren “siyah mantar” olarak da adlandırılan bir dizi başka vakayı da bildiriyorlar.

 

Hindistan’da artan vakalar görüntülendi. Kaynak: BBC Türkçe
Hindistan’ın sağlık çalışmaları ile ilgilenen üst düzey hükümet yetkilisi VK Paul yaptığı açıklamada; bir mantar enfeksiyonu olan mukormikozun, Covid-19 hastalarında ve büyük ölçüde diyabetik olanlarda görüldüğünü ancak “büyük bir salgın olmadığını” söyledi. Durum izleniyor ve mukormikozun tedavisi var dedi.

Mukormikoz tedavisi genellikle ameliyat ve mantar önleyici ilaç kullanımı ile gerçekleştiriliyor. Genel tedavi, enfeksiyon düzeyine bağlı. Enfeksiyon hafifse, enfekte olan hücreler cerrahi bir operasyon ile temizleniyor. Enfeksiyon diğer bölgelere yayıldıysa, enfeksiyonlu parça tamamen çıkarılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün(WHO)1969 Uluslararası Sağlık Tüzüğüne göre, bir hastalığa küresel çapta gözetim ve danışmanlık yapılması için WHO’ya bildirilmesi gerekiyor. Herhangi bir hastalığı ‘bildirilebilir’ bir hastalık olarak beyan etme sorumluluğu eyalet hükümetlerine ait. Hindistan’da en yetkili sağlık görevlisinin büyük bir salgın olmadığı yönünde açıklama yapmış olmasına rağmen Selangana ve Uttarakhand dahil birçok eyalette salgın olarak WHO’ya bildirilebilir bir hastalık olduğu ilan edildi. WHO tarafından küresel bir salgın olduğu ya da olabileceği yönünde bir açıklama yok.

Her hastalığa yakalanan gözlerini kaybediyor mu?

Mantar enfeksiyonu görülen hastalar tipik olarak burun tıkanıklığı ve burun kanaması semptomları yaşıyor. Belirtiler gözde şişlik ve ağrı ile başlıyor sonrasında göz kapaklarının sarkması, bulanık görüş ve sonunda görme kaybı yaşanıyor. Kimi zaman burun çevresinde siyah deri lekeleri de enfeksiyon belirtilerinden biri olabiliyor.

Hastanın hayatını kurtarmak için bir ya da iki gözünün cerrahi operasyonla alınması gerekli görülürken erken tanı konulması durumunda ilaçların doğrudan göz çevresine lokal enjeksiyonu ile hastalık kontrol altına alınıp göz kurtarabiliyor.

Kara mantar enfeksiyonu geçiren bir hasta. Fotoğraf: Evrensel.net

Koronavirüs ile bağlantısı ne?

Genel öldürme oranı % 50 olan mukormikozun, ağır ve kritik hastalığı olan Covid-19 hastaları için hayat kurtaran bir tedavi olan steroid kullanımıyla tetiklendiğine inanılıyor. Steroidler, Covid-19 için akciğerlerdeki iltihaplanmayı azaltıyor ve vücudun bağışıklık sistemi korona virüsle savaşmak için aşırı hızlanmaya başladığında meydana gelebilecek bazı hasarları durdurmaya yardımcı oluyor. Ancak hem diyabetiklerde hem de diyabetik olmayan Covid-19 hastalarında bağışıklığı düşürerek kan şekeri seviyelerini yükseltebiliyor. Bağışıklıktaki bu düşüşün mukormikoz vakalarını tetiklediği düşünülüyor.

COVID ile ilişkilendirilen mukormikoz enfeksiyonu başka ülkelerde görülmedi ya da çok az görüldü. Öyleyse Hindistan’daki durum neden bu kadar farklı? Pandemiden önce de mukormikoz, Hindistan’da herhangi başka bir ülkede olduğundan çok daha yaygındı. Küresel olarak, hastane malzemeleri ve paketlenmiş gıdalar gibi ürünler mukormikoz’un bulaşıcılığına sebep olarak gösteriliyordu. Ancak Hindistan’daki mukormikoz raporlarında yaygın olarak hastalığa sebep olan mucor küfünün; çürümüş meyveler, kuş ve hayvan dışkıları ile kirli yerlerde biriken suda, nemli ortamlarda ve toprakta olduğu tespit edildi.

Doktorlar on yılı aşkın bir süredir yılda bir veya ikiden fazla vaka görülmediğini fakat Hindistan’da çok etkili olan Covid-19 ikinci dalgası sorasında bu mantar enfeksiyonunun şiddeti ve sıklığı karşısında şaşırdıklarını söylüyorlar.

Bulgular

Uluslararası kaynaklar, yerli ve yabancı basının haberleri, uzmanların açıklamaları ve görüşlerine dayanarak söyleyebiliriz ki;

  • Kara mantar enfeksiyonu erken tanı konulmazsa ağız ve burun yolu ile hızlıca göze ve beyne yayılarak öldürücü olabilen ciddi hastalığa sebep oluyor.
  • İlaç ve cerrahi müdahale ile enfeksiyonun tedavisi tedavisi mümkün.
  • Kara mantar hastalığının öldürücülüğünü azaltmak için beyne yayılmasının önüne geçerek bazı hastaların gözlerinin alındığı doğru.
  • Son aşamaya gelinse dahi göz çevresine enjeksiyon uygulanarak gözün kurtarılabilmesi de mümkün.
  • Vakalardan edinilen bilgiye göre, steroid tedavisi uygulanan Covid-19 hastalarında ve diyabet hastalarında hastalık daha tehlikeli seyrebiliyor.
  • Dünya’da birkaç vaka görülse de Hindistan’da yaygın olan bu salgının küresel bir tehdit oluşturduğu yönünde WHO tarafından yapılmış bir açıklama yok.
  • Dünya’daki vakalara enfeksiyonun bulaşma sebepleri, Hindistan’da tespit edilen bulaşma sebeplerinden çok başka.
  • Kara mantar hastalığı Hindistan’da yaygın olarak görülüyor fakat küresel bir salgın değil.

Herkesin merak ettiği canlı: Yılan Tırtılı

Yıldıray Pat isimli bir twitter kullanıcısı, paylaşımında bahçesinde gördüğü tırtılın fotoğrafını çekerek, paylaştı. Tırtıl sosyal medyada ilgi odağı oldu. Birçok kullanıcı bu fotoğrafın fotomontaj olduğunu öne sürdü. Aynı zamanda tırtılın, “Pokemon” isimli  bir çizgi filmde yer alan “Caterpie” adlı bir karaktere çok benzemesi de birçok kullanıcı tarafından dile getirildi.

Konu bahis olan twit

İşin gerçeği, bu sevimli görünüşlü hayvan “Yılan Tırtılı”dır.  Latince ismi Hemeroplanes triptolemus olan bu tırtıl, kendini tehlike altında hissettiği durumlarda kendini korumak ve düşmanlarına korku salmak amaçlı kuyruk kısımlarında yapay gözler oluşturarak yılan görünümünü alıyor ve rakibinin üzerine atılabiliyor. İnsanlar çoğu zaman karşılaştıklarında yılan sanıp korksalar da bu tırtılın dişleri olmadığı gibi son derece de zararsız bir hayvan türüdür. İki türü olan bu tırtılın biri kuru ormanlarda, diğeri yağmur ormanlarında yaşıyor ve her ikisi de genel olarak yaprak ile besleniyorlar. Fotoğrafta gözüktüğü üzere, iki göz gibi görünen kısım aslında kuyruğu, anten olan kısım ise başıdır. Daha büyüme aşamasında olan bu tırtıl ileriki evrede aşağıdaki gibi kelebek görünümü alacaktır.

Tırtılın kozadan çıktıktan sonra ulaştığı kelebek formu

Bazı kullanıcıların “Pokemon” isimli ünlü bir çizgi dizideki “Caterpie” isimli karaktere benzetmelerinin sebebi ise sadece bir benzerlik değil, bu karakterin aslında yılan tırtılının kendisi olmasıdır.

Pokemon dizisindeki “Caterpie” isimli tırtılın büyüme evreleri

Yukarıdaki fotoğraflarda da göründüğü üzere, bu tırtılın büyüme evresini de tam olarak dizi de konu olarak kullanmaları bu tırtılın dizide bir karaktere hayat vermesi şeklinde yorumlanabilir.

Özetle sosyal medyada ilgi odağı haline gelen bu fotoğraftaki canlı, yılan tırtılıdır. Yılan gibi görünmesine karşıt son derece zararsızdır ve genellikle yaprakla beslenen bir canlıdır.  Tehdit edildiklerini hissettiklerinde ortaya çıkan ve kuyruk kısmında bulunan iki göz gibi duran cisimler sayesinde sevimli görünmesi ve çok sevilen bir çizgi dizideki bir hayvanla aynı görünüşte olması vesilesiyle sosyal medyada kısa zamanda birçok tıklanma ve beğeni almıştır.

KAYNAKLAR:
Twitter - 22/05/2021Onedio - 30/11/2018 Dijitalx - 02/11/2017WikipediaPinterest

En çok paylaşılan fotoğraflar Filistin’den değil

Filistin’de yaşanan şiddet olayları, insanlık dramı her coğrafyayı derinden sarsarken, günlerdir sosyal medyanın da gündeminde.  Sosyal medya kullanıcıları paylaşımlarında yaşanan olaylarla ilgili tepkisini dile getirirken  genellikle görsel, fotoğraf kullanıyor. Görseller olayı, zamanı ve bölgeyi yansıtıyormuş gibi görünse de bazı fotoğraflar başka zamana,  bazıları ise başka olaylara ait. Dogrula.org en çok paylaşılan fotoğrafların kaynağını araştırdı. Çokça paylaşılan fotoğraflar Filistin’den değil

Newyork Post’un haberine göre bu fotoğraf 7 Mayıs 2021’de Reuters’ın Ammar Awad isimli çalışanı tarafından çekilmiştir. Olayların başında çekilen bu fotoğraf Twitter’da Metin Şentürk tarafından da paylaşılmıştır.
Bu fotoğrafta Twitter’da #AksadaBaskınVar tagıyla pek çok kişi tarafından paylaşılmıştır. Edindiğimiz bilgilere göre fotoğraf 28 Temmuz 2014’te Gazze Şeridi’nde çekilmiştir. Fotoğraftaki kız Ansam (9) kardeşi Sameh’in(4) cenazesine son kez bakmaktadır. Kardeşi İsrail’in gerçekleştirdiği tank ateşi sebebiyle vefat etmiştir. Fotoğrafı çeken kişi ise Ali Jadallah’tır.
Bu fotoğrafta ise küçük bir kızın annesini korumak için silahlı bir kişiye karşı çatal uzattığı görünmektedir. Fotoğrafı 15 Ekim 2016’ya kadar izleyebildik. Bulduğumuz habere göre fotoğraf Suriye’de çekilmiş ve silah çeken teröriste karşı kız annesini savunmaya çalışmıştır.
Bu fotoğraf ise Gazze’deki gerçekleşen en son olaylarda çekilmiştir. İlgili haberde Filistinli bir vatandaşın bir şehidi taşıdığı ifadesi yer almaktadır.
Bu fotoğrafta sosyal medyada çokça paylaşılmaktadır. Fotoğraf 2013 yılında Suriye’de çekilmiştir. RT’nin haberine göre Suriyeli muhalifler fotoğrafı paylaşmış ve muhalifler fotoğrafta yer alan çocukların rejim güçlerine yakın güçler tarafından gerçekleştirilen zehirli gaz saldırısı yüzünden yaşamlarını yitirdiğini iddia etmiştir.
Bu fotoğrafın geçmişini araştırdığımızda ise fotoğrafın 29 Ekim 2015’te Suriye’de çekildiğini bulduk.  Fotoğraftaki çocuk rejim güçlerince gerçekleştirilen hava saldırıları sonucunda yaralanmış ve tedavi edilmeyi beklemektedir.

İki fotoğrafta  2018’de Filistin’de çekilmiştir. İlk fotoğraftaki anne (Mariam Al Ghandour) 8 aylık bebeğini (Laila Al Ghandour) kaybetmiştir. İkinci fotoğraftaki de bebeğin babasıdır. 2018’de ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e çekmesi sonucunda Filistinliler Gazze-Kudüs sınırında protestolar düzenlenmişti. Bebeğin bu protestolarda atılan biber gazını soluması sebebiyle hayatını kaybettiği söylenmektedir. Bu konuda İsrail suçlanmaktadır.
Bu fotoğrafta #AksadaBaskınVar tagi altında paylaşılmıştır. Bulgularımıza göre bu ise 2020 yılı Azerbaycan-Ermenistan Savaşı sırasında Fami Mahmudbeyli tarafından çekilmiştir.
Bu fotoğraf ise daha önce de gündeme gelmiş bir fotoğraf. 2019’da yapılmış bir teyit ile ulaştığımız bilgiye göre fotoğraf “The Kingdom of Ants” filmine ait. Film 2012 yılına aittir. Filmin aşağıdaki fragmanının 1:11 saniyesinde aynı çocuğu görmek mümkün. Filmin konusu Filistinlilerin baskıya karşı direnişi ile alakalıdır.

 

Fotoğraf 14 Şubat 2014’te Suriye’de rejim güçlerinin fotoğraftakilerin evini bombalamasından sonra Hosam Katan tarafından çekilmiştir. Sözcü’nün haberine göre fotoğraftaki Suriyeli genç kız kardeşini evin yıkıntıları arasından kurtarmıştır.

 

Bu fotoğraf ise son zamanlarda yine Twitter’da paylaşımı yapılmıştır. Daha önce ise Teyit.Org bu fotoğrafın aslını araştırmıştır. Buldukları sonuçta fotoğrafın 2018’de Muhammed Hammas tarafından çekildiği ve fotoğraftaki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüse taşınmasını protesto eden engelli kişinin Saber al-Ashqar olduğu görülmüştür.

 

Bu fotoğrafın Kudüs’te şiddet olaylarından sonra Twitter’da paylaşımı yapıldı. Fotoğraf daha önceleri Irak savaşında annesini kaybeden bir çocuğa ait olduğu söylenmekteydi. Yabancı bir teyit sitesi tarafından fotoğrafın aslında bir sanatçıya ait olduğu ortaya çıkarıldı ve fotoğrafın arkasında öksüz bir çocuk hikayesi olmadığı öğrenildi. Sanatçı bu fotoğrafın ünlü olmasıyla buna benzer fotoğraflar çekmeye başladı. Aşağıdaki videodan bu resimlere ulaşabilirsiniz.

 

Washington Post’a göre bu iki fotoğrafta yer alan çocuklar hava saldırıları sonucunda kardeşlerini kaybettiklerinden dolayı üzüntü içindedirler. 2016’da Suriye Halep’te çekilen bir videonun iki kesiti olan fotoğraflar Twitter’da #AksadaBaskınVar tagıyla paylaşılmıştır. Rejim güçlerinin hava saldırısını gerçekleştirdiği düşünülmektedir.